Golcü bir isim olarak Jean Tigana’nın döneminde takıma kazandırılan Nobre’nin Siyah Beyazlılarımız’ın hücum gücünü en üst seviyeye çıkartacağı düşünülüyordu... Geride kalan sezonlarda sahada basmakdık yer bırakmayan, takım için mücadele eden, terinin son damlasına kadar savaşan yıldız futbolcumuz, gol yollarındaki şanssızlığın bir türlü yenemiyordu. Bu yıl Ertuğrul Sağlam’ın yönetimindeki Takımımız’da yeni ve beyaz bir sayfa açan Mert Nobre, beklenen patlamayı Fortis Türkiye Kupası’nda yaptı; golleri ve çıkışı ligin ikinci devresinde de devam ediyor.
Suskun geçen günlerde Mert Nobre, çok üzüntülü vakitler geçirmiş, gözüne uyku girmemiş... Fakat son haftalarda attığı gollerle yeniden kendisine gelmiş. Kasımpaşa maçındaki performansı kendisini de çok sevindirmiş ve bu maçın bir milat olduğunu söylüyor.
“Gollerimin devamını getirmek istiyorum. Bundan sonraki maçlarda da hocam görev verirse elimden gelenin en iyisini yaparak gollerime devam edeceğim” diye konuşan Mert Nobre için gol atamadığı dönemlerde çeşitli teoriler ortaya atılmıştı. Bunlardan birisine göre, Nobre eski takımında kiralık oynuyordu ve göze girmek için büyük bir mücadele sergiliyordu. Oysa Beşiktaş’a bonservisiyle gelince kontrat kendisini rahatlatmıştı. Yerini sağlama aldıktan sonra ne diye oynasındı ki…

Nobre’ye göre, bunu söyleyenler kontratın çok fazla bir anlamının olmadığını unutuyorlar. “Futbolcunun kontratı hiçbir şeyi garantilemez. Uzun yıllık kontratınız olabilir ama kulüp ya da futbolcunun istediği anda sözleşme sona erdirilebilir. Kontrat kimseyi rahatlatmaz” ifadelerini kullanan Nobre’nin Kasımpaşa maçından sonra yaptığı hareketi hatırlarsınız. İlk golde kale arkasındaki gazetecilere doğru baş parmağını emerek koşmuştu, ikinci golde de yayıncı kuruluşun kameralarına doğru koştu. Haberimiz yoktu ama Nobre, 2 aylık kızı için yapmış bu hareketi. Baba sevgisi işte…
Bu konudan bahsederken aklımıza geldi. Hani şu maç öncesi yapılan uğurlar falan… Herhangi bir şey yapmıyormuş ama maça çıkmadan önce kimsenin sakatlanmaması, herhangi bir sağlık sorunu yaşamaması için dua ediyormuş.
Nobre, kısa ya da uzun vadede plan yapan birisi değil: “1.5 sene daha Beşiktaş’tayım. Neler olacağını bilemem, önce bu kontratımı tamamlamak istiyorum. Yarın ne olacağını bile bilmiyoruz, o yüzden ileriyi fazla düşünmeye gerek yok.”
-Hiç mi hedef koymuyorsun kendine?
-Benim hedefim hayatımı her zaman daha ileriye götürebilmek, daha rahat yaşamak. Şu anda da şampiyon olmayı düşünüyorum.
-Beşiktaş’ın şampiyonluk şansını nasıl görüyorsun?
-Beşiktaş çok büyük bir kulüp. Bir takımın şampiyon olması için bütün bireylerinin şampiyonluğu düşünmesi ve istemesi lazım. Uzun süredir bütün takım arkadaşlarım da şampiyonluğun hayalini kuruyor. Yani takım olarak şampiyonluğu çok istiyoruz ve bu da bizi sene sonunda hedefe götürecek diye düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi bir zamanlar Brezilya vatandaşı olan Nobre, geçen sezon Türk vatandaşlığına geçmişti. Mert Nobre, Aurelio gibi Türk Milli Takımı’nda oynayamamıştı ama son haftalardaki yükselen performansı ay-yıldızlı forma için ümiklendirmiş Mert’i. “Bu senenin geçen seneden farklı olmasını istiyorum” şeklinde konuşan Nobre, “Uzun yıllardır Türkiye’deyim ve Türkiye’yi çok seviyorum. Burası da asıl vatanım Brezilya gibi. Tam bir Türk hayranıyım. Dolayısıyla Türk Milli Takımı’nda sevdiğim insanlara hizmet etmek isterim” diyor. Milli takımın kurmaylarına mesaj göndermeyi de ihmal etmeyen golcü oyuncumuz, şu ifadeyi kullandı: “Performansım yükseliyor. Terim’in gözü önünde olmak istiyorum, umarım milli takıma seçilirim…”

-Brezilya’dakiler Türk olmanı nasıl karşıladı?
-Vatandaşlığını değiştiren bir çok futbolcu arkadaşım var. Öncelikle kimse bana karşı olumsuz bir harekette bulunmadı. Normal karşıladılar ve tebrik ettiler.
Belki dikkatinizi çekmiştir. Nobre gollerinin büyük bir kısmını ikinci yarıda atıyor. “Acaba rakibin yorgunluğunu mu değerlendiriyorsun yoksa çok güçlü bir oyuncu musun?” diye sorduğumuzda şu cevabı verdi tecrübeli isim: “Ben her zaman gol atmak için mücadele ederim ama hiçbir zaman ilk yarı atmayım ikinci yarı atayım gibi bir düşüncem olmadı. Demek ki ilk yarıda gelmeyen pozisyonlar ikinci yarıda gelmiş. Garip bir durum ama oldukça ilginç bir tesadüf.”
Hatırlarsanız Turkcell Süper Ligi’nin ilk yarısındaki Vestel Manisaspor maçında gözlükle sahaya çıkmıştı Nobre. O kadar kötü dakikalar geçirmiş ki, “Bir daha gözlükle oynamamayı temenni ediyorum” diyor. Gözlüğün camları buğulanmış ve hiçbir şey görememiş saha içinde. “Görmeyen futbolcu nasıl futbol oynasın” diye veryansın ederken konu kitap merakına geliyor. Nobre, kitap okumayı çok seven birisi. Hoşuna ne giderse okuyor. Her hangi bir tarzı yok. En sevdiği yazar ise Brezilyalı yazar Paulo Coelho…
Nobre, Brezilya’daki futbolla Türkiye’deki futbol arasında bir kıyaslama yaparken burasının daha çok güç gerektirdiğini ifade ediyor. Brezilya’da ise tekniğe dayalı futbolu tercih edilirmiş. Türkiye’de güçlü olanın, Brezilya’da ise kıvrak olanın yüzü gülüyor. Futboldan başka voleybolu çok seviyor Nobre, ne zaman tatile gitse plaj voleybolu oynamayı ihmal etmiyor.

RÖPORTAJ: www.bjk.com.tr
|